Skip to main content

Sanatta Kullanılan Kelimelerin Anlamları Ve Örnek Resimleri

 

                       Sanatsal Kelimeler ve anlamlarının resimli anlatımı

Afiş: Halkı bir düşüncenin, bir malın ya da bir olayın varlığı konusunda bilgilendirme amacıyla duvarlara asılan, yapıştırılan, resimli yazı ve ilanlara afiş denir.İngilizce banner kelimesinden gelmektedir.Fakat banner bizde genelde reklam amaçlı harektli resim yada yazılar olarak kullanılmaktadır.

Afiş örnek.

Ağaç Baskı: Bu baskılarda kalıp olarak düzgün yüzeyli ağaç  oyma ve kazımaya elverişli naylon muşambalar *linolyum -Linol baskı* kullanılır.

Örnek:

Akademi: En eski akademi kavramı Eski yunan kültüründe Platon'un öğrencilerine ders verdiği yer olarak bilinmiştir. Bilim kurulu *Güzel sanatlar eğitimi veren üst eğitim kurumlarının genel adı.

Akademik: Akademi eğitiminin disiplini ve kendi kuralları içinde yapılan çalışmaların genel tabiridir.Örnek ortapedi akademik eğitimi,karakalem akademi merkezi ,karakalem portre akademi v.s

Alçı: Birleşimi calsiyum sülfat di hidrat olan alçı taşının ( Jips ) 110-180 arasında pişirilip öğütülmesi sonucu elde edilen hidrolik bağlayıcı.Alçı sanatta birçok alanda kullanıldığı gibi heykel v.s.... sanayi ve daha birçok alandada kullanılan bir maddedir.


Altamira: Bizim Antalyadaki karain mağarası benzeri bir mağarad...kuzey ispanya'da Santonder'in 30 km. batısında, görkemli tarih öncesi duvar resimleri ve duvar kazımalarıyla ünlü mağaradır.

Altamira mağarası resimleri:resimden de anlaşılacağı üzere o döneme ait yaşam tarzını anlatmaya çalışan resimler yapılmıştır.Mağara resimleri içerinde en ünlü olanlardan biridir altamira.

Analiz: Ayrıştırma  çözümleme her hangi nesne konu veya durumun parçalar ve bölümler halinde ayrıntılı olarak incelenmesi.Yani labaratuvar çalışmalarını buna örnek verebiliriz.Kandaki mikrobu analiz etmek gibi yada içme sularının analizi gibi

Yanda SU Analiz labaratuvarına örnek resim ekledim.



Anıt: İlk akla gelen Anıt kabir .Abide  önemli bir olay yada kişi ,kişileri anmak. ilke düşünce ve ideali yüceltmek için konuyla ilgili yere yapılan ve çevreye egemen bir konuma yerleştirilen yazıt,sütun,heykel ya da mimari yapıtlardır.Sadece insanlar için değil,efsane tanrıları,hayvanlar içinde anıtlar dikilmiştir.

Örnek Anıt :Yandai resim çanakkale şehitleri için yapılmış çanakkale şehitlik anıtıdır.www.karakalemresim.net

Antik: Nedense antik denilince ilk akla gelen hemen ardından yunandır :)Eski yunan ve Roma dönemi ile bu dönemlerden kalan sanat veya mimari nitelemeler için kullanılan terimdir.Tabi kelimenin kullanımı bunlarla sınırlı değildir.

Antik bir şehir örneği

ART NOVEU: Üsluplaştırılmış bitkisel, eğrisel nitelikte bezeme anlayışıdır

ART NOVEU ÖRNEK :

Armatür: Genellikle bizdeki anlamı muslukalrın farklı halde şekillendirlip dayanıklı olması anlamında kullanılır.Genel Anlamı ise Bir malzemenin  daha dayanıklı ve rijit hale gelmesi için içine yerleştirilen demir donatı.Armatür resimleine bakmak için tıklayınız

ASA: USA  Standartlar Birliği tarafından açıklanan, ışığa karşı duyarlı malzemeyi derecelendirme birimlerinin yöntemi.ASA bizim kullandığımız anlamda şabkalı a ile kullanılan asa değil.hani dedeleimizin yürürken sıkıntı çekmesinde diye kullandıkları desenli ağaç dalları gibi.

Atölye: Bir sanatçının sanatını oluşturmak için kullandığı yerdir.Atölyede ihtaycı olan tüm malzemeleri bulundurur ev ortamı değilde tamamen işyeri gibi kullandığı mekandır.Karakalem çizim atölyesi gibi.Karakalem çizim atölyesinde ,kurşun kalemler,resim kağıtları silgiler,kalmemtraşlar,örnek resimler,v.s herşey bulundurur.Sanatçı işini eve götürmez atölyeden hal eder.

Yanda hoş bir ressam atölyesi ekledim

Bauhaus







-B-
BAHAUSE: Asıl işi mimarlık olan 1940'larda açılan bir sanat okulu.


Baskı: Kelime ve resimlerin mekanik olarak mürekkep kullanarak çoğaltılmasıdır.Matbaacılık alanı na girer.

Günümüzde karakalem çizimlerinde baskıları satılmaktadır.Şöyle ki sanatçı çok iyi bir eser çıkarmıştır.Bu eser yoğun talep görürse baskı olarak uygun fiyatlara satılmaktadır.

BALBAL: Hunların mezarları etraflarına diktikleri taşlara verilen addır.

balbala örnek

Bakır: Doğada kızıl renkli bir maden

bakır madeni

Baş: latincesi cranium

Büst: Heykel sanatında baş ve vücudun üst bölümünü gösteren heykel türü.Paranın tura tarafı gibi düşünün.

sezarın büstü





-C-

**********************************Canlı Model: Canlı hayvan ve insan vücudunun resme konu olarak seçilmesi

-Ç-
Çağrışım: Yeni bir algı eylemiyle; eski fakat yeni eyleme geçirilmiş bir algı arasında kurulan bağdır.

Çini: Çin'den gelen / Killerin, suyla karıştırıldıklarında, plastik özellikleri olan, kolayca biçimlendirilebilen bir hamura dönüşme, pişirildikten sonra da sert, sağlam, değişmez bir yapı kazanma özelliklerine dayalı her türlü mimari eşya ve eşya üretme sanatı. / Seramik

Çizgi: Bir doğru parçasının görsel simetrisidir. / Kalın bir fırçayla bir yüzey üzerine vurulacak uzun bir boya darbesi / Birden fazla noktanın bir araya gelmesiyle oluşan bir bütünlük.

Çizgi değeri: Çok çeşitli çizginin oluşturduğu, farklı etkiler uyandıran çizgi değişiklikleri.

Çömlek: çözülmüş çamurdan yapılmış toprak tencere.





-D-

DADA: Edebiyat tiyatro ve görsel sanatlar alanında etkili olan uluslararası bir akım

DEKLANŞÖR: Pozlandırma yapmak için obtüratörü çalıştıran düğme ya da kol.

Denge: Balans / Resimde kompozisyonu meydana getiren resim ve kompozisyon elemanlarının, resim alanında oluşturduğu görsel ağırlık etkileri ve bunların birbirleri ile ilişkisi, ağırlık uyumu.

Desen: Resmin çizgi ile ifade edilmesi

DİYAFRAM: Işığa karşı duyarlı filmin ne kadar ölçüde ışık alması gerektiğini kontrol eden objektif üzerindeki sistem./ Fotoğraf makinesindeki filmin üzerine ne kadar şiddette ışık düşeceğini ayarlayan bölümdür.

Dokuma; Eğirme veya başka yollarla iplik haline getirilerek veya elyafı birbirine değişik metotlarla tutturarak bir bütün meydana getirme yoluyla elde edilen her cins kumaş, örgü, döşemelik, halı, kilim, zili, cicim, keçe, kolonlar vb.'dir.

Dokumacılık: Anadolu'da çok eskiden beri yapıla gelen, çoğu yörede geçim kaynağı olmuş ve olmaya devam eden bir el sanatıdır.

Doku: Bir nesnenin yapısal özelliğine bağlı, onun tümünü kapsayan veya temsil eden; görülebilen ve dokunulabilen görsel ve dokunsal etki.

Dominant: Bir kompozisyonda konunun ve resmin ilgi, hakim noktası.

Dominant Renk: Bir resimde görsel ilgiyi çekme noktasını oluşturan en etkin renk.

Duvar resmi: Bir duvar yada tavan yüzeylerine yapılan resimdir. / Fresk / Duvar yüzeyine yapılan her türlü resim



-E-

Ebru: Kitre gibi kıvamlaştırıcı maddeler katılarak yoğunluğu arttırılan suya serpilen boyalarla bir desen elde edilmesi, suyun üstüne kapatılan kağıda geçirilmesi sanatı./ kâğıt üzerine, özel yöntemlerle yapılan geleneksel bir süsleme sanatıdır. Bkz. Resim bilgileri / Ebru Sanatı

Ekspresyonizm: ifadecilik

ENSTANTANE: Işığa karşı duyarlı filmin, ne kadar süre ile pozlandırılacağını tespit eden sistem.

EKLEKTİK: Seçmecilik

Empresyonizm: İzlenimcilik

Enteriyor: Ev içi resim

Eskiz: Bir projede, tasarımda veya sanat eseri niteliği taşıyan bir çalışmada, eserin son durumuna yakın ön hazırlık çalışmaları. / Eskiz, taslak çalışmalarından daha kapsamlı bir çalışma aşamasını ifade eder.

Espas: Uzam / Bir resimde nesneler, formlar ve biçimler arasındaki boşluk, mesafe, ara, / Boşluktaki nesnelerin, formların ve biçimlerin birbirlerine göre ön-arka plan ilişkisi.

Estetik: Eşsiz güzellik / duyumsamak, algılamak

Etüt: Herhangi bir konuda derinlemesine, ayrıntılı araştırma ve inceleme / Resimde uzun süreli ayrıntılı çizim ve boyama alıştırmaları.

Evani: Kap kacak / 18. yüzyıla kadar Osmanlılarda Çini eşyalara verilen isim



-F-

Fantezi Sanat: Düşe, doğaüstüye, büyüye ya da kurgubilime başvurarak gerçeği hiçe sayan sanat.

Fresk: Duvar resmi / Islak kireç sıva üzerine, ezildikten sonra su ya da su ve kireç bileşimi bir bağlayıcı ile karıştırılan pigmentlerle yapılan resim.

Figür: Resimde kullanılan canlı eleman / iki ve üç boyutlu çalışmalarda insan ve hayvan formunun kullanılması.

FİLTRE: Filmlerin üretildikleri renk ısılarında kullanılmamalarından kaynaklanan renk ve ton hatalarını gidermek için kullanılan saydam ya da yarı saydam malzeme.

FLAŞ: Fotoğraf çekimleri sırasında yeterli ışığı sağlamak için kullanılan aydınlatıcı cihaza Flaş denir. 

FOTOĞRAF: Görüntünün bir mercekler sistemi aracılığıyla eczalı duyar kart üzerinde sabitleştirilmesiyle oluşan resimdir.

FOVİZM: Fransa’da etkili olan dışavurumcu resim üslubu olarak nitelenir. 

Folklorik Yapma Bebekler: Osmanlı ve Anadolu insanının giyim tarzını ve yaşam şeklini, canlandıran bebekler yöresel kumaşlar kullanılarak ve aslına sadık kalınarak yapılmaktadır. Pamuk, Tahta, Kumaş vs. kullanarak ve tamamıyla elle şekil verilerek çalışılan bebeklerin hiçbir yerinde kalıp kullanılmamaktadır.

Form: Biçim / Üç boyutlu nesnelerin yapısal özelliği, boşlukta kapladığı alan.

Format: Genel biçim, ölçü

FORMALİST: Biçimci

Frontal / Alınsallık: Sanat yapıtında insan vücudunun ve özelliklede, omuzdan yukarısıyla başın tam ön cepheden betimlenmesi.

FÜTÜRİZM: Zamana bağlı çeşitli durumlar ile çeşitli yaşantıları birleştiren görüş



-G-

GLIPTIC: Sözcük anlamı; boşaltmak, kazımak olup, genellikle taş işçiliğinde kullanılır / Mühür kazıma

Gravür: Metal levhanın kazılmasıyla yapılan baskı tekniği. / Ahşap ya da metal baskı kalıpları ile, kazı resim tekniği kullanılarak yapılmış sanatsal ürün

Gomalak: Hindistan'da yetişen bir bitkiden üretilen ve ispirtoda eritilerek mobilya yapımında kullanılan bir çeşit zamk.

Görünüş: Bir yapı veya herhangi bir nesneyi geometrik ve düşey iz düşümlerle gösteren ölçekli çizim.

GRAFİK SANATLAR: Resim, heykel, mimari ve dekoratif sanatlar gibi plastik sanatların önemli kollarından biridir. Diğer sanat dallarında estetik ön planda olduğu halde grafik sanatlar estetik ve mekaniğin iç içe olduğu bir sanat dalıdır, çünkü bu sanat dalında yapılan her iş baskılanmak (kopyalanmak) için yapılır. Baskı da bir teknik gerektirdiğinden o tekniği bilmek gerekir. Resim, fotoğraf, yazı ve karikatür sanatlarından yararlanan bu sanat dalı diğer sanatlardan farklıdır.

GREN: Fotoğrafın üzerindeki keskinlik, kumluluk oranı. Gren arttıkça kumluluk artar.

GROTESK: Alaycı,gülünç,akıl dışı.

Grifon: Baş ve kanatları kartal, gövdesi aslan biçiminde mitolojik yaratık.



-H-

Hat: Arap harfleri çevresinde oluşmuş güzel yazı sanatı.

Hattat: Hat sanatıyla uğraşan kişiye “güzel yazı yazan sanatçı” anlamına gelen “hattat” adı verilir.

Happening: Önceden tasarlanmamış, anlık dürtülerle yönlendirilen ve bir toplulukça gerçekleştirilen sanatsal eylem.

HEYKEL: Çeşitli maddelerden yontulmak, yoğrulmak yada kalıba dökmek suretiyle yapılan ve bir düşünceyi canlandıran üç boyutlu sanatsal obje / Üç boyutlu sanat yapıtları

Hue: Bu tanım kırmızı, sarı, yeşil, mavi gibi renk skalasındaki değişik dalga boylarını anlatır.





-I-

Işık - Gölge: Tek renkli resimlerde ton farklılıkları ile elde edilen aydınlık ve karanlık alanlar için kullanılır.

-İ-

İdeal: Bir işte veya bir çalışmada amaç edinilen üst düzey hedef

İdealizm: Sanatta, hedeflenen ve amaçlanan üst düşüncelere göre eser oluşturma. / Bu görüş sanat ve felsefede çokça işlenmiştir.

İdol: Çok tanrılı dinlerde küçük tanrı yada tanrıça heykelciği

İkon: Ortodoks kilise sanatında Hz. isa ve Hz. Meryem ya da azizleri simgeleyen resim

İmgelem: İmgelerin birbiriyle olan ya da kurulabilen bağlantısını kurma yetisidir.

İroni: Alaysılama,alaya benzer ciddi olmayan tutum.

İskelet: Bir yapı,anıt,heykel mobilya v.b. nin taşıyıcı strüktürü.



-J-

Janr: Günlük hayattan örneklerin resimle ifade biçimi

-K-

Kabartma: Bir düzlem üstüne tasarlanıp gerçekleştirilen heykel türü.

Kaolen: Porselen yapımında kullanılan kaliteli beyaz kil.

Karkas: Ahşap,çelik ya da betondan iskelet yapı.

Kaşi: 18. yüzyıla kadar Osmanlılarca Mimaride kullanılan Çiniye verilen isim

Kaligrafi: Güzel el yazısı.

Keçe; Hayvansal liflerden genellikle yünün ısı, nem, basınç altında, sabun, yağ, asit vb. yardımıyla birbirlerine kenetlenmelerini sağlayarak oluşturulan dokudur.

Kil: Çapı; 0,005 mm'den küçük olan toprak parçacıkları. / Porselen ve seramiğin ana maddesi olan ve hidratlı Alüminyum Sülfat olan yoğrulabilen, kuruduğunda ise kırılmaya karşı direnç gösteren malzeme.

Kinetik sanat: Devingenlik niteliğine sahip heykel sanatı ürünü.

Kore: Genç kadın heykeli / Grek dilinde: kız

Kolaj Baskı: Collagraphi / Bu teknik geniş parçaların metal ve tahta baskı plakası üzerine yapıştırılarak ayrı ayrı parça etkisi bırakacak şekilde baskının gerçekleştirilmesidir.

Kolaj Resim: Her türlü basılı çizili ya da fotoğrafik malzemenin bir yüzey üzerine yeni bir kompozisyon oluşturacak düzende yapıştırılması.

KONTRAST: Siyah-beyaz arasındaki ton farkı veya konu üzerinde görülen parlak ışıklarla gölgeli kısımlardan yansıyan ışıkların oluşturduğu açıklık-koyuluk farkına verilen addır.

Konstrüksiyon: Bir yapıda taşıyıcı nitelikte olan veya olmayan bütün elemanlar. / Yapım / Yapıt veya heykelin imalinde tüm yapım etkinlikleri ve taşıyıcı özelliği olsun veya olmasın, bu etkinlik sonucu ortaya çıkarılan öğelerin bütünü

KONSTRÜKTİVİZM: Resim,Heykel ve mimarlık alanına egemen olmuş bir sanat akımı.

Kompozisyon: Bir sanat yapıtında yapıtı oluşturan öğelerin belirli bir düzende bir araya getirilmesi / Düzenleme , Düzen

Kroki: Tasarlanan görülen veya hayal edilen bir konu ile ilgili olarak ayrıntıya girmeden, not eder gibi çok genel hatları ile çizme ve resimleme.

Krometerapi: Renklerle tedavi. 

Kurgu: Bir sanat eserinde, eseri meydana getiren sanatsal öğelerin sanatçını isteğine ve yaratıcılığına bağlı olarak bir araya getirilmesi.düzenlenmesi ve eserin bütünlenmesi.

Kuros: Çıplak genç heykeli / Grek dilinde : Delikanlı, genç

KÜBİZM: Kendini geometrik dille ifade eden bir sanat akımı / Doğa görünüşlerinin geometrik parçalanmaya tabi tutup, tablo yüzeyini doğa unsurlarından kurtararak yeniden inşa etme anlayışı.



-L-

Lahit: İçine ölülerin konulduğu özel sanduka

Lascaux: Fransa'nın Dordogne bölgesinde, Montignac yakınlarındaki Vezere vadisinde, içindeki çok önemli tarih öncesi duvar resimleri ile ünlü mağara.

Lavi: Sulandırılmış tek renkle ya da mürekkeple yapılan çalışma. / Siyah, kahverengi ve çini mürekkebi gibi koyu renk boyaların sulandırılması ile elde edilen ve açıktan koyuya doğru pek çok değerler sağlayan resim çalışması.

Litografi: Taş baskı / Litografi sözcüğünün kökü eski Yunanca olup “taş üzerine yazılmış” anlamına gelir. Mikroskobik deniz hayvanlarının kireçtaşı kabuklarından meydana gelmiş yer tabakalarının basıncı altında ve milyonlarca yılda oluşmuş doğal taşlar baskı kalıbı olarak kullanılır. 

Linol Baskı: Düz baskılı grafik tekniği.

Lokal renk (mevzil renk): Bir cismin natürel görüntüsünü vermekte kullanılan renge "local renk" (mevzil renk) denir.

Lustre: Parlaklığın, ışıklılığın çeşitlemeleridir. 





-M-

Maket: Var olan yada tasarlanan bir yapıtın tümünün ya da bir bölümünün ya da bir yapı elemanının, ölçekle küçültülerek ya da büyültülerek yapılan üç boyutlu temsili modeli.

Makine Devrimi: 18. yüzyıldan 19. yüzyılın ortalarına kadar olan endüstriyel gelişme 

MANIERISM: Rönesans anlayışını takip eden süreçte ve daha sonrasında Avrupa'ya ve Avrupa ülkelerinin deniz aşırı sömürgelerine uzun sure hakim olan barok sanattan önce kısa bir sure için etkin olan akıma manierism denir.

Mimesis: Görülen şeylerin taklidi anlamına gelen bir terim olan mimesis, Türkçede “yansitma” ya da “öykünme” terimleriyle ifade edilmektedir.

MİNYATÜR: Ortaçağ Avrupa’sında el yazması kitapların bölüm başlarındaki ilk harfler “minium” denilen maden kırmızısı (sülüğen) ile boyanıp süslenirdi. Daha sonraları kitapları süslemek için yapılan resimlere de bu ad verilmiştir.

Minyatür: Çok ince işlenmiş ve küçük boyutlu resimlere ve bu tür resim sanatına verilen addır. / Özel yöntemlerle işlenmiş küçük boyutlu resim.

Minimal Sanat: Soyut sanatın vardığı en uç nokta.

Monotipi Baskı: Boyalı cam veya metal levhalar üzerine kağıt bastırılarak uygulanan baskı tekniği. bkz. Resim Bilgileri/Monotip baskı

Model: Bir sanatsal çalışmada anlatılmak üzere seçilen nesne.

Modle: Maddeleri, nesneleri iki boyutlu bir yüzeyde üç boyutlu etkisi verecek şekilde anlatma ve hacimlendirme çabası.

Mozaik: küçük renkli cam ve taşların yüzey tabakasına yan yana yerleştirilmesi ile oluşturulan bir resim türü

Multiples: Çoğaltılmış nesneler; 20. yüzyılın ortalarına değin, yalnızca döküm heykellerle grafik sanatları ürünlerinde sınırlı olarak uygulanan "Çoğaltma" yöntemi. bu tarihten sonrada başka sanat ürünleri içinde kullanılmıştır.



-N-

Naif Resim: Eğitim görmemiş sanatçının resmine verilen ad.

Nakkaş / Musavvir: Minyatür sanatçısı

Natürmort: Ölü doğa resmi

NEGATİF: Çekilen konuların ters tarafa görüntü veren özelliğe sahip film görüntülerine negatif denir.

Neoklasisizm: Yeni klasisizm

Nokta: Küçük ve merkezi nitelik gösteren dairesel leke veya benektir. / Merkezi dengeye sahip bir yüzeysel etki öğesidir.

Nötr Renkler: Işığın tek bir dalga boyunu yansıtmayan tonlardır. Bu tonlar sadece karanlığın veya aydınlığın etkilerini "siyah-beyaz veya gri olarak" yaratan tonlardır

Nü: Görsel sanatlarda çıplak kadın betisi. / Çıplaklığı anlatmaya çalışan her türlü resim çalışması





-O-

OBJEKTİF: Görüntüyü film üzerine net olarak yansıtan ince ve kalın kenarlı merceklerden oluşan optik sistem.

Obje: Nesne / Üç boyutlu her şey

OBTÜRATÖR: Objektiften film üzerine düşen ışığın süresini ayarlayan, otomatik olarak açılıp kapanan, siyah bez veya çelikten yapılmış perdedir. Verilen enstantane değerine göre açılır ve kapanır. Makinenin en kolay bozulan ve en zor tamir edilen parçasıdır.

Ofset Baskı: Bavyeralı Alois Senefelder’in 1799’da bulduğu litografik baskı (taşbaskı) tekniğinin rafine edilmiş biçimidir.Litografik baskı tekniğinin ticari biçimine “Ofset baskı” adı verilir.

Op Sanat: Hareket eden bazı şekillerin duvara aksettirilmesi ile oluşan hareketli resim.

Oryantalizm: Doğu konularını içeren, doğuya yönelik.



-Ö-

Özdeyiş: Herhangi bir konuda bir kaç sözle anlatılmış anlamlı ve özlü söz. / Vecize

Özgün Baskı: Çeşitli araç ve malzeme kullanarak doğrudan veya kalıplar yolu ile kağıda veya benzeri malzeme üzerine sanatçı tarafından yapılıp basılan resimlere “özgün baskı resim” denir.



-P-

Pastel: En az miktarda zamk kullanılarak çubuk haline getirilmiş boya maddesi.

Patine: Bir nesnenin ya da yapının zamanla yüzeyinde oluşan renk, kir ve pas tabakası

Perspektif: Yakınlık ve uzaklık bilgisi veren görüntü / Uzak ve yakın ilişkisi

Peyzaj: manzara / Görünüm / Sokak manzarasının sanatsal ifadesi

Pleksiglas: Saydam ya da yarı saydam cama benzer plastik esaslı levha.

Plan: Bir nesnenin veya mimari bir yapının bir düzlem üzerinde iz düşüm olarak teknik ölçüler ve kurallar içinde çizimle anlatımı.

Plastik: Biçimin işlenmiş boyutluk ve hareket kazanmış niteliği

Plastik Sanatlar: Güzel Sanatlar

Pop Art: 1950 ve 1960'larda önce İngiltere'de sonra ABD'de birbirinden bağımsız olarak ortaya çıkan ve kitle kültürünün imgelerini kullanan sanat akımı

POZMETRE: Fotoğraf çekimlerinde en uygun sonucun alınabilmesi için gerekli ışık ölçüsünü, enstantane ve diyafram değerini otomatik olarak gösteren cihaz.

POZİTİF: Çekilen konuların aynı renk ve görüntü de görünen, kimyasal olaylardan sonra da pozitif görüntü veren filmlere denir.

PRİMİTİF RESİM: İlkel uygarlıklarda resim.

PÜRİZM: Arıtmacılık



-R-

Rakursi: Nesnelere üstten yandan veya alttan bakış açısına göre oluşan ve nesneyi kısa gösteren görünüş, Öndeki bölümlerin büyük,Uzaklaşan bölümlerin daha kısa ve dar görünmesi.

Ready-Made: Hazır nesne. Seri üretim mallarından herhangi birinin, çevresinden soyutlanarak tek başına bir kaide üstünde "Sanat Yapıtı" olarak sergilenmesi.

Renk: Nesnelerden yansıyan farklı dalga boylarındaki ışık ışınlarının gözde oluşturduğu duyum, / Gözle beyin aracılığı ile algılanabilen fiziksel yansıma.

Ritim: Bir bütünü oluşturan, birbirine bağlı parçaların tekrarının sürekliliği

Rokoko: Barok anlayışının en son sureci içerisinde duyarlılık üst düzeye cıkmış ve bu süreç barok sanattan farklı özellikler göstermeye başlamıştır. Bu surece Rokoko adı verilir.

Rönesans Sanatı: Avrupa’da 14. yüzyılın sonuyla 15. ve 16. yüzyılı kapsayan bir bilim ve sanat dönemi. 

Rölyef: Kabartma

Röprodüksion: Özgün yapıtın, özgün tekniği dışında bir teknikle yeniden üretilmesidir. / Tıpkı basım.





-S-

Sanat: İnsanların, doğa karşısındaki duygu ve düşüncelerini çizgi, renk, biçim, ses, söz ve ritim gibi araçlarla güzel ve etkili bir biçimde, kişisel bir üslupla ifade etme çabasından doğan ruhsal bir faaliyettir

Sanat Eseri: Sanatçı tarafından bir estetik tavır sonucu oluşan bir eserdir.

Sanatçı: Sanat eseri üreten kişi / Yaratıcı eylemin estetik değerlendirmeye, düş gücüne ve özgünlüğe bağımlı olduğu bir sanatı uygulamakta özel bir yeteneği olan kişi.

Sanayi Devrimi: Yeni buluşların üretime uygulanması ve bunların en önemlisi olan buhar gücü ile çalışan makine, makineleşmiş endüstriyi doğurmuş ve bu da Avrupa’da sermaye birikimini arttırmıştır. İşte buna “Sanayi Devrimi” denilmektedir.

Sanayi Nefise Mektebi: 1881'de kurulan Güzel Sanatlar Akademisi.

Saraçlık; Koşum takımlarının yapımı, tamiri. Süsleme işlerine saraçlık denilmektedir. 

Saturasyon : Renklerin saflık derecelerini belirlemek için kullanılır.

Savat: Metal yüzey, özelliklede, gümüş üzerinde derin olmayan oyuklar açılıp içine siyah renkli bir eriyik doldurularak yapılan bezemedir.

SENKRONİZASYON: Deklanşöre basılmasıyla, flaşın patlaması ve obtüratörün açılıp kapanarak çekim işleminin aynı anda sağlanması, çakışmasına denir.

Sentez: Çeşitli bölüm parça ve farklı öğelerin bir araya getirilmesi ile oluşan farklı bir bütün. / Bir araya getirme ve ayrıştırma

Serigrafi: ipek Baskı ve Şablon baskı adlarıyla da anılan bu teknik Çin’de ve Japonya’da yüzyıllar önce kumaşlara baskı yapmak için kullanılmıştır. Bir çerçeveye ipek, sentetik iplik veya bronz telden ince bir dokuma gerilerek elde edilen eleğin basılmayacak yeri kapatılır. Oluşan kalıp kağıt üzerine oturtulur ve eleğin içine konan baskı boyasının sıyrılarak alttaki kağıda geçmesiyle baskı elde edilir. / Özel dokulu İpekli bir kumaş kullanılarak özgün baskılar yapma işlemi. 

Seramik: Çini / Keramik / Killerin, suyla karıştırıldıklarında, plastik özellikleri olan, kolayca biçimlendirilebilen bir hamura dönüşme, pişirildikten sonra da sert, sağlam, değişmez bir yapı kazanma özelliklerine dayalı çömlek üretme sanatı. / Hammaddesi kil olan elde kalıpta veya tornada biçimlendirilmiş ve fırınlanmış her tür eşya.

Sfenks: Başı ve gövdesi farklı yaratıklar biçiminde betimlenmiş düşsel yaratık betisi.

Sıcak Renkler : Renk çemberinde dalga boyu yüksek olan renklere "sıcak" renkler adı verilir.

Soğuk Renkler : Renk çemberinde dalga boyları düşük olan renklere "soğuk" renkler denir.

Soyut: Bütünün niteliğini dile getiren somutun zıddı olan soyut; soyutlanmış olanın, niteliğini ifade eder.

Soyut Sanat: Görsel sanatlarda yapıtın doğada var olan gerçek varlıkları betimlememesi anlayışı. Modern sanat büyük ölçüde soyut anlayışa yöneliktir.

Somut Sanat: Geometrik bir kompozisyon anlayışını anlatmaktadır. 1930'larda konstrüktivistleri, ve De Stijl akımını anlatmak için kullanılır.

Sosyal Realizm: Toplumsal gerçekçilik.

Soyut Ekspresyonizm: Anlık kararlara dayanan bir eğilim.

Spatula: İspaula / Bir yüzeye boya, macun, alçı sürmek ve bunları ezerek yaymak amacıyla kullanılan enli ve çelik ağızlı ve tahta saplı alet.

Stil: Üslup.

Stilizasyon: Herhangi bir sanat dalında biçimlerin bazı niteliklerini öne çıkarmak amacıyla vurgulamak, yalınlaştırmak ve yinelemekten doğan çok belirgin üslupsal bir abartma şekli.

Strüktür: Bir nesneyi ya da yapıyı ayakta tutan taşıyıcı sistem / Yapı

Sürrealizm: İnsanın bilinç altındaki ve rüyalarındaki dünyasını açığa vurması. Gerçeküstücülük.





-Ş-
Şiddet: Bir renkte bulunan ışığın cinsidir.

Şövale: Üstünde tuval yada benzeri taşınabilir resimlerin yapıldığı dayanak.



-T-

Taslak: Eskiz / Resim, heykel ve mimarlıkta yapıtın ölçeğini, kompozisyonunu ya da ışık etkileri gibi öğeleri belirleme amacı ile yapılan şematik nitelikli çizimi. /Tasarlanan ve planlanan ön çalışma.

Taşizm: Lekecilik

Tezhip: Eski bir süsleme sanatıdır. Sözcük Arapçada “altınlama, yaldızlama” anlamına gelir.

Teknoloji Devrimi: 19. yüzyılın ikinci yarısında başlayan endüstriyel gelişme

Telkari: İnce altın veya üçboyutlu nesne oluşturacak biçimde, çeşitli desenler yaratarak, henüz ısıyla edindiği plastik niteliği kaybetmeden işleme tekniğidir.

Tempera resim: Boyar maddenin ( pigmentlerin ) tutkallı suyla genellikle yumurta akıyla karıştırılması ile elde edilen bir boya türü ile yapılan resim

Tipografik Baskı: Tipografik baskı tekniğinde; fotoğraf, illüstrasyon, yazı, sembol vb. görsel unsurlar için "klişe" adı verilen ve genellikle çinko, magnezyum ya da bakırdan üretilen kalıplar kullanılır.

Tifdruk baskı: Özgün baskı resim tekniklerinden biri olan gravürün ticari biçimidir.

Tint : Açık değerlerdeki ton farklılıklarına tint denir. 

Tors: Başı kolları ve bacakları olmayan gövde heykeli

Ton: Bir rengin açık koyu değerleri ile oluşan renk çeşitliliği

Tuval: Üzerine resim yapılan beyaz plastik boyayla boyanmış ve tahta çerçeveye gerilmiş kumaş v.b.



-U-

Ufuk Çizgisi: Perspektifte göz hizası çizgisi. Kaçar noktaların üzerinde yer aldığı varsayılan hayali çizgi. 



-Ü-

Üslup: Stil / Bir sanat ürününün belli bir sanatçıya, guruba, akıma, okula, döneme ya da yöreye özgü özellikleri barındırması. / Bir devrin bir sanatçının kendine özgü sanatsal karakteristik özellikleri. / Biçem

-V-



Valör (Değer) : Rengin değeri dediğimiz özelliği renklerin açıklık ve koyuluk farklarını ayırt eder./ Aynı rengin veya değişik renklerin birbirlerine göre açıklık koyuluk dereceleri

Vitray: Cam süsleme sanatı / Renkli camların bir kompozisyon oluşturacak biçimde kurşun şeritler aracılığı ile bir araya getirilmesi ile oluşan resim ya da bezeme türüdür.

VİZÖR: Fotoğraf makinesini konuya yöneltmeye, konuyu çerçevelemeye, netleştirmeye, çekimin sağlıklı bir şekilde gözle kontrol edilmesini sağlayan mekanizma.



-Y-



Yaratıcılık; Özgün buluşlar ortaya koyma becerisi

Yontma taş aletleri: Prehistorik çağda insanların günlük etkinliklerini sürdürebilmek için taşları yontarak yaptıkları aletlerdir.

Yontu: Taş,tunç,mermer,kil,alçı gibi maddelerin yontularak kalıba dökülerek ya da yoğrulup pişirilerek ve buna benzer diğer yöntemlerle oluşturulan yapıt.